11 Ocak 2008 Cuma

Hangisi kızgın?



Yukarıdaki resme yakından bakın, hangi adam öfkeli, sağdaki mi? Şimdi de monitörden uzaklaşarak yeniden bakın! Şimdi hangi adam öfkeli?

1 Ocak 2008 Salı

Boğaz Köprüsünün Yapılışı

Avrupa'yı Asya'ya bağlayan "1. Boğaziçi Köprüsü"nün temeli Beylerbeyi ayakları şantiyesinde; 20 Şubat 1970'de törenle atıldı. Kabataş ve Kadıköy'den kalkan 2 adet şehirhatları vapuru, davetlileri taşıyarak tören alanına getirdi. 21 pare top atışıyla çalışmalar başladı...

20 Şubat 1970: Temel atma töreni (Beylerbeyi)


Mart 1970'de Ortaköy ayaklarının kazısı başladı. Hemen ardından da Beylerbeyi ayaklarının kazısı başladı.


4 Ağustos 1971: Kule montajı


Ortaköy kulesinin inşaatı
Mayıs 1971'de Ortaköy çelik kulelerinin montajına başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971'de başlandı. 1972'nin Ocak ayında her iki çelik kule de yükseldi.


Dikey kulelerin birbirleriyle yatay olarak bağlanması
Kuleler tamamlanınca Ortaköy'den Beylerbeyi'ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel; 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar kulelerden aynı anda çekilerek, ilk birleşim sağlandı (Ocak 1972)


Taşıyıcı çelik halatların çekimi


Ardından, tellerin gerilim ve büküm işlemleri 10 Haziran 1972'de başladı ve köprünün açılışına kadar sürdü.
İtalya ve İngiltere'de hazırlanan, içi boş kutular şeklindeki 60 adet tabliyeyi oluşturacak olan paneller, demonte vaziyette denizyoluyla getirilerek, Göksu birleştirme şantiyesine bırakıldı ve burada montajları yapılmaya başlandı...


Tabliyeler; Köprü'nün üzerindeki trafik akışını sağlayacak olan yolu oluşturan, içleri boş ve her iki uçlarındaki dikey taşıyıcı halatlar yardımıyla, kulelerdeki gerili çelik halatlara salıncak gibi asılan ve birbirlerine lego oyuncakları gibi bağlanan, rijitleştirilmiş taşıyıcı bloklardı.

21 Şubat 1972: Kılavuz halatlar çekili



Kuleler (henüz tabliyesiz)


Kulelerden birinin içi


Tabliyelerin orta kesimden başlayan montajı


26 Mart 1973'de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece, ilk kez yürüyerek Asya'dan Avrupa'ya geçildi...
26 Mart 1973: Son Tabliye denizden montaja getirilirken


26 Mart 1973: Son Tabliyenin Montajı tamamlanmak üzere


Köprü üzerinde kauçuk menşeili asfaltlama


Kulelerin altındaki geçiş noktalarına, köprüdeki genleşmeye uyum sağlaması amacıyla dönen-levhalar (rolling leaf) monte edildi.
23 Temmuz 1973: Rolling leafların montajı

Yaklaşım viyadüklerinin inşasına (Ortaköy ve Beylerbeyi üzerinden geçen) Şubat 1973'de başladı ve Mayıs 1973'de bitirildi.
Yaklaşım viyadüğü inşaatı


Ortaköy Yaklaşım viyadüğü inşaatı (Lido'nun yanı)


20 Temmuz 1973: Yaklaşım viyadüğü inşası


8 Haziran 1973'de ilk defa araçla geçiş tecrübesi yapıldı.
Yaklaşım viyadüğü inşaatı


Bu arada; 15 Mart 1974'de Çevreyolu'nun önemli geçişlerinden olan; Haliç Köprüsü'nün iki yakası birleştirildi ve yaya olarak geçildi. 10 Eylül 1974'de de Haliç Köprüsü açıldı).

Haliç Köprüsü'nün inşaatı (henüz bitirilmiş ve Çevre yolunun bağlantısı tamamlanmış) 1973 sonları)


Tüm çalışmalar tamamlandı ve köprü açılışa hazırlandı...İnş aat bitmek üzere

Ve Köprü 30 Ekim 1973'de törenle açıldı... (Cumhuriyet'in 50. Yıldönümü)


Açılış sabahı


30 Ekim 1973-Açılış Günü Hazırlıkları-Mobil Şeref Tribünü Araçları gidiyorlar.


Açılış töreni. Yeni alınan Büssingler misafirleri getirmişler ve beklemedeler. ..
Köprünün açıldığı gün halk o kadar yoğun bir ilgi gösterdi ki, onbinlerce kişi aynı anda köprünün üzerinde Asya'dan Avrupa yakasına doğru ve bir süre sonra da her iki yakaya doğru karşılıklı yürümeye başladı (Köprüyü ertesi günü çalacaklar (!) ya, onun endişesi herhalde, "Aman köprünün başına bir şey gelmeden, bir an önce ben de üzerinden bir kere geçeyim bari" psikolojisi) . Açılış şerefine araç yolundan da yayalara yürüme izni verilince, köprünün üzerinde yaya adımlarının çokluğu ve bu yoğunluğun homojen olarak köprünün tüm yüzeyine yayılması sonunda rezonans artışı had safhaya girerek, köprü salıncak gibi sallanmaya başlayınca, daha ilk günden köprümüz çökmesin korkusuyla, derhal yaya geçişine son verildiğini gazeteler günlerce yazdılar...(Gerç ekten de lastik tekerlekli araçların geçişleri yerine onbinlerce adımın aynı anda zemine yaptığı darbesel etki, lastik tekerlekten çok daha fazla tehlikeye yol açar, salınım artmaya başlayınca da bunun sönümlenmesi oldukça zordur, hızla sallanan salıncağın uzun süre sonra yavaşlayarak durması gibi)... Hatta gazetelerde şu örnek verilmişti: "Köprüden arka arkaya tanklar geçse o derece risk oluşturmaz ama, bir tabur asker uygun adımla köprüyü geçmeye çalışırsa, bu daha büyük tehlikedir." Ayakların aynı anda yere vurması yüzünden...

30 Ekim 1973: Tören Alanı-Yayaları n yürüyüşü Başladı...


30 Ekim 1973: Yoğun Yaya Geçişi


İlk 24 saat içinde; 28.126 motorlu araç köprüden geçti. Bu rakam; 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya maloldu.


Köprünün açıldığı hafta
Köprüden yayalara (iki kenardaki yaya yollarından geçmeleri şartıyla) geçiş; 2 Mayıs 1974'de verildi (Geçiş ücreti 1 lira). Köprünün taşıyıcı ayaklarının (daha doğrusu kulelerinin) dördünde de yayaları yukarıya taşıyan dev asansörler mevcuttu ve yayalar bunları kullanarak köprüye çıkarlar, yürüyerek karşıya geçince de, yine buradaki kulelerin asansörlerini kullanarak aşağıya inerlerdi. Ancak köprüden aşağıya atlayanların sayısının artması yüzünden birkaç yıl sonra yayalara yasak geldi.

1000 feetten Türkiye

Türkiyenin 1000 feet yükseklikten çekilmiş fotoğraflarını aşağıdaki linkten görebilirsiniz. Fotoğraflar bir Türk Fotoğraf sanatçısı tarafından 5,5 yıllık bir çalışma sonucunda çekilmiş.

Link için tıklayınız...

Avustralya Gözüyle Dünya Haritası

Avusturalyalıların dünya haritasını hiç merak ettiniz mi? Aşağıda görebilirsiniz :



Resimlerden Resim

Aşağıdaki resimler, daha küçük alt resimlerin bir araya gelmesi ile oluşmuş. Yani resimlerden resim oluşturulmuş :








Kadınlar neden uzun yaşar?

Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı. Annem, 'Geç oldu,'dedi, 'zaten yorgunum, ben yatıyorum.'

Annem kalktı, mutfağa gitti. Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı kaldırdı. Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çaykoydu.Şekerliğe baktı, dibinde az kalmış, üstüne ekledi.
Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diye de eti aşağıya koydu. Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üstündekileri topladı. Telefonu şarja koydu, telefon defterini kapatıp yerine koydu.

Sonra çamaşır makinesinden ıslak çamaşırları çıkarıp astı ve makineyi tekrar doldurdu. Banyodaki çöp sepetini boşalttı. Islak bir havluyu kurusun diye duş perdesinin borusuna astı.
Bir gömlek ütüledi, kopuk düğmesini dikti. Çiçekleri sulad. Esneyerek gerindi ve yatak odasynyn yolunu tuttu.

Çalışma masasının yanından geçerken durdu, öğretmene tezkere yazdı, okul gezisi için para sayıp ayırdı, eğildi, sandalyenin altına girmiş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu. Kek tarifleri defterini çıkardı,arkadaşına söz verdiği tarifi bir kağıda yazdı, çantasına koydu. Bakkaldan alınacakları not etti, notu da çantasyna koydu. Sonra gitti, 3'ü 1 arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü.Tırnaklarına baktı, törpüledi.içeriden 'sen yatmaya gitmemişmiydindiye seslenen babama 'şimdi gidiyorum' deyip köpeğin su kabını doldurdu. Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı.

Kardeşimin odasına gitti, uyumuş, lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları toplayıp sepete attı.Bana geldi, 'haydi yat artık, biraz da yarın çalışırsın,' dedi. Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazyrladı. 6 maddelik acil işler listesine 3 madde daha ekledi.

Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi. işte o sırada babam televizyonu kapattı, 'ben yatıyorum' dedi ve gitti yattı.

Sizce bu işte bir gariplik yok mu?

Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyor musunuz?

Çünkü yapıları uzun çekişlidir ve işlerini bitirmeden öyle çabuk çabuk ölemezler!

Yağlıboya Anne Tabloları

Annelerimiz...Bizi doğuran, bizi büyüten, bizim üzüntümüzle üzülen, sevincimizle sevinen, Cennet ayakları altında olan sevgili annelerimiz. Aşağıdaki yağlıboya tablo örneklerinde anne konusu işlenmiş :