31 Mayıs 2007 Perşembe

Image Paylaşım Sitesi

Çeşitli kategorilere göre resimler bulunan bir site :
http://www.sxc.hu/

Mouse Nasıl Çalışır?

Kullandığımız mouse nasıl çalışıyor?
Görmek için
tıklayın...

24 Mayıs 2007 Perşembe

Şubat neden en kısa ay?


Takvimde kullandığımız senenin aylarının nasıl belirlendiğini aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra öğrenmiş olacaksınız.

Julius Sezar, takvimdeki karışılıkları çozmesi için Mısırlı astronomi bilgini Sosigenes'e emir verir.
Sosigenes de takvimin ilkelerini soyle saptar.

Her yil 365 gündür. Her yıldan 6 saat artar.Artan saatler 4 yılda bir, bir tam gün eder.
Dördüncü yıla bir gün olarak eklenir.O yıl 366 gün olur.
366 gün 12 eşit parçaya bölünmediği için 6 ay 30 gün, diğer 6 ay 31 günden oluşur.

Peki, 365 gün çeken yıllarda aylara göre dağılım nasıl olmalı?
Yani Şubat, yılın son ayı.
Yüce Sezar emir verir: 365 gün çeken yıllarda en son aydan bir gün düşülsün.
O zamanlar yılbaşı, mart ayında, yani Şubat, yılın son ayı.

Latince
7 = septe.... September
8 = octo..... October
9 = nove.... November
10= deka....December. ... da buradan geliyor.

Böylece Şubat ayı, 4 yılda bir 30 gün, diğer yıllarda 29 gün olmuş.Yüce Sezar, bununla da yetinmeyip aylardan birine kendi ismini vermiş:JULIUS, yani JULY (temmuz)
Sonradan imparator olan Augustus, Sezar'dan aşaği kalmamış ve sonraki aya kendi ismini vermiş:AUGUSTUS, yani AUGUST.
Ancak Julius Sezar'in ayı 31 günken Augustus'un ayı 30 gün olur mu?
O da emir vermiş : Yılın son ayından 1 gün daha alın, benim ayımı da 31 gün yapın! Zavallı Şubat'tan 1 gün daha alınmıs ve Ağustos'a eklenmiş O gün bu gündür Şubat ayı, 4 yılda bir 29 gün, diğer yıllarda 28 gün, Sezar'ın ayı Temmuz ve Augustus'un ayı Agustos da pespese 31 oluvermişler.

17 Mayıs 2007 Perşembe

Balıkçı Hikayesi


Amerikalı bir zengin işadamı, bir iş seyahati sırasında küçük bir Meksika köyü kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balikçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar:




"Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı ?"

Balıkçı, tümünü bir-iki saate yakaladığını söyler.
Yabancı adam bu kez, niçin daha uzun sure kalıp, daha fazla balık yakalamadığını sorar. Balıkçı, ailesinin geçimi için bu kadarının yettiğini soyler. Amerikalı işadamı merakla balıkçıya kalan zamanını nasil geçirdiğini sorar. Balıkçı anlatır :

"Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra cocuklarımla oynarım,oğlende de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları, amigolarla beraber gitar çalip şarap içeriz, eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var senyor."

Amerikalı gerinerek,

"Benim Harvard'dan MBA'm var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile calışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa surede bir balıkçı filosuna sahip olursun.Böylelikle, yakaladığın balıkları aracılara değil, doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun."

Ve Amerikalı devam eder,

"Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasini terk edip Mexico City'ye, daha sonra Los Angeles'e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York'a yerleşirşin."

Balıkçı düşünceli vaziyette sorar,

"Peki senyor, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır ?"

Amerikalı yanıtlar,

"15-20 yıl kadar."
"Peki bundan sonra senyor ?" diye sorar balıkçı...

Amerikalı güler,

"Simdi anlatacağım en iyi tarafi! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın !"

"Milyonlar ?" der. Meksikalı, "Eee...sonra senyor ?"

Amerikalı,

"Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk icin biraz balık tutarsın, cocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur,aksamları da arkadaslarınla şarap içip, gitar çalarsın. "

11 Mayıs 2007 Cuma

Hayvanların anne karnındaki görüntüleri

Filin doğmadan hemen önce çekilmiş fotoğrafı. 45 cm uzunluğunda ve 12 kg ağırlığında

Golden retriever cinsi köpek yavrusu annesinin karnında yüzüyor

Annesinin karnında büyüyen bir yavru yunus


20 aylık fil dünyaya gözlerini açacağı günü bekliyor

Hayvanların anne karnındaki gelişimi ilk kez görüntülendi. Bir belgesel için yapılan araştırmalarda kaydedilen görüntüler görenleri şaşkına çevirdi.

‘Animals in the Womb’ (Anne Karnındaki Hayvanlar) adlı belgeselin çekimleri için dünyanın dört bir yanından gelen uzmanlar veterinerlerle işbirliği yaparak memeli hayvanları anne karnında görüntülemeyi başardı.

3 boyutlu tarayıcı ile mikroskobik kameralar kullanılarak yapılan çekimlerde elde edilen görüntülerde doğmasına iki ay kalmış olan bir bebek fil anne karnında usulca süzülüyor. Annesinin rahminde yüzerken görüntülenen bir başka memeli ise bir bebek yunus.
Annesinin karnındaki 52. gününde görüntülenen golden retriever cinsi köpeğin açık krem renkli tüyleri ve sakalları net bir şekilde görülüyor.

Uzmanlar görüntülemeyi başardıkları memeli embriyolarının ilk haftalarda şaşırtıcı bir şekilde insan embriyolarına benzediğini belirtirken belgeselin yapımcılarından Jeremy Dear konuyla ilgili olarak şunları söyledi:’ Daha önce hayvanların içlerini gösteren bu tarz çekimler yapılmamıştı. Hayvanların hepsi tarayıcıların yanında hareket etmeden durmaları için eğitildi’.

En uzun gebelik süresine sahip memeli olan filin hamileliğinin tüm aşamalarını izleyen tüm ekibin bebek fil doğduğunda gözyaşlarına boğulduğunu belirten Dear şöyle konuştu: ‘Hayvan embriyoları oluşmaya başladıkları ilk haftalarda insan embriyolarına inanılmaz bir şekilde benziyor. Biz insanların eski zamanlarda onlarla ortak bir memeli soya ait olduğumuz açık.

Evlilik üzerine güzel bir yazı

Evlilik ! Getirdikleri ve Götürdükleri

Evlilik eğer doğru mülahazalar içinde yapılırsa ve nihayi hedefe bir vesile olarak görülürse , büyük fayda ve çok büyük maddi ve manevi bereketleri beraberinde getiren bir müessese olur. Ancak nefsi ve dünyevi düşünceler içinde yapılıp , gerçek amacımıza ulaşmada bir vesile olarak görülmezse , özellikle bizim insanımıza çok büyük afet olarak dönebilir.

İlk önce neden evlenmemiz gerektiğini ve eşimizi nasıl seçmemiz gerektiğini iyi tahlil etmemiz gerekli .Her yaptığımız iş gibi bu mühim işide yaparken ayağımızın yere basması ve salih niyet üzere olmamız mutlak şart.

Neden evleniyoruz ?

Bu sorunun cevabı olarak bir çok şey söylenebilir , ama benim anladığım en mühim sebeplerinden bazıları şunlar ; Yaptığımız her iş Allah'ın rızasını kazanmak için olması gerek , yani varlık sebebimiz O' nun rızasını kazanmak ve ona kulluk etmek .Durum böyle olunca yaptığımız her işi de O'nun rızasınla bağdaştırmamız gerek. Allah'ın rızasını kazanmak için evlenmek ! , Peki evlenerek nasıl Allah'ın rızası kazanılır ? Bu sorunun cevabı da çok fazla , örnek verecek olursak , en basitinden evlilikte bizi haramdan sakındıracak bir husus mevcut , haramlardan sakınmak için çaba göstermek de sevap kazanmanın yollarındandır ve Allah'ın rızasını kaybetmemek için sarf edilen bir çabadır , bunun karşılığı olarak da mutlaka Allah bize bu niyetlerimiz üzere sevap verebilir ve Rızasına talip oluruz .Bir başka sebepte yine O'nun rızasına uygun çocuklar yetiştirmemiz yine evlenmeye bağlıdır düşünün iki tane çocuk yetiştirdiniz ve onlar Dinini bilen kişiler oldular ve vatana , millete, ümmete ve insanlığa faydalı işler yaptılar ve Allah’ın Rızasına kavuştular bu çocukların yetişmesinde , dünyaya gelmesinde hep siz bir rol oynadınız ve vesile oldunuz . Bunun karşılığında inş. Allah'ın rızasına da kavuştunuz .Bu olayla ilgili olarak unutulmamalıdır ki , ölünce dahi amel defterinin kapanmayacağı nadir kişilerden biride hayırlı evlat yetiştirenlerdir .evliliğin faydaları daha saymak la bitmez daha bir çok bereketleri vardır bu bereketler maddi ve manevi olarak değişebilir .

Evlenilecek kişi seçiminde ise hangi krıterleri ele alacağımız yine Peygamber Efendimiz SAV tarafından bize bildirilmiştir. bu konu başlı başına ele alınması gereken bir konu olduğundan burada kısaca ifade edeceğim . Peygamber efendimiz SAV. bize dört özellik için biriyle evlenilir diyorlar . Bu özellikler soylu olması , zengin olması , güzel olması ve İslami ahlak üzere olması ve peşinden ekliyor siz İslami Ahlak üzere olanını tercih edin diyor. (1) işte bize düşende evlilik tercihlerimizi yaparken bizi sadece bu dünyada mutlu edecek ve nefsani duygularımıza hitab edecek olması değil . Bize hem bu dünyada hem diğer dünyada arkadaşlık edebilecek ve bizim bu dünyadaki imtahanımızda başarımıza ortak olacak bir hayat arkadaşı aramamız uygun olacaktır.

Bizim insanımız için bir diğer önemli konuda . Evlendikten sonraki içtima-i hayatınla alakalıdır. Okul çağlarında ve bekarken yaptığı İslami hizmetlere ve aktivitelere evlendikten sonra ara vermek veya hızını azaltmak çok yanlış bir harekettir. Yapılan bir iş eğer Allah'ın rızasını kazanacak işlere engel teşkil ediyorsa ve İslami hizmette bir görevi ve sorumluluğu olduğunu düşünüyorsa bir kimse , bu sorumluluğuna engel teşkil eden bir iş varsa o iş kendisine hiç bir fayda sağlamayacağı gibi ilerde Allah muhafaza kendisinin afeti olabilir. Evlilik Dünya evine girmek olarak adlandırılır ama bizim için sadece dünya hayatı yoktur ona sadece yeteri kadar ehemmiyet vermemiz gerekir ,bizim için Dünya hayatı sadece ahiretimizi kazanmak için ve İslami hizmetlerimizi icra edebilmek için bir koşu alanıdır .Evliliklerimiz bu çalışmalardan bizi alı koymamalıdır ve hatta eski yaptığımız çalışmaların aynısını yapmak , bizim için bir kayıp olmalıdır . Biz evlendikten sonra daha bilinçli , daha tecrübeli ve hayatı paylaştığımız için daha fazla vaktimizi bu çalışmalara ayırabilmeliyiz . Ancak böyle olunca evliliğimizin bereketini fazlasıyla görebiliriz inş. Allah hepimizin evliliklerini ve ailesini Kendisine hizmetkar etsin .

(1) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Kadınla dört şey için evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Öyleyse, elleri toprak olası, sen dindarını al!" Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

10 Mayıs 2007 Perşembe

Oğlum Kayra Büyüyor...

Biricik oğlum Kayra!

Seni çok özledim ve bugün çektiğim fotoğrafına bakarak, özlemimi giderdim. Benim doğum günümde, 07 Ağustos 2006'da doğan, canım oğlum Kayram büyüyor, büyüdükçe de yaramazlıkları artıyor...

Yandaki fotoğrafta Kayra'yı, odasında beşiğinin yanında iken, ben seslenince bana poz verirken görüntülemeyi başardım.

Kayra'nın diğer fotoğrafları için: www.flickr.com/photos/kayra

Bilişimci Dernekleri

Türkiye'deki Bilişimcilerin derneklerinden bazılarının web adresleri :

www.tbd.org.tr
www.tubisad.org.tr
www.tubider.org.tr
www.tbv.org.tr
http://www.inetd.org.tr/

8 Mayıs 2007 Salı

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi için çalışmalar sona erdi ve sonuçlar muhtarlıklarda askıya çıktı. Eğer bu listelerde adınız yoksa seçimlerde OY KULLANAMAYABİLİRSİNİZ.

Muhtarınızda askıya çıkmış olan bilgileri, kimlik numaranızı girerek ve adres bilgilerinizi seçerek internetten de kontol etme imkanınız var.

https://tuikapp.tuik.gov.tr/adreskimlik/adres.zul

Eğer kayıtlı değilseniz hemen muhtarınıza başvurmanız gerekiyor.

7 Mayıs 2007 Pazartesi

Benim de nihayet bir bloğum oldu.












İş güçten fırsat bularak, ben de sonunda kendime bir blog oluşturdum. 07 Mayıs Pazartesi itibariyle benim de artk bir bloğum var :)